Kılıçdaroğlu: Görevimiz ekonomiyi daha güçlü hale getirmektir

Kılıçdaroğlu: Görevimiz ekonomiyi daha güçlü hale getirmektir

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Çorum'da Kanaat Önderleri Buluşması'nda konuştu. Ekonomiyi daha güçlü hale getirmeyi görev edindiklerini söyledi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Çorum'da düzenlenen Kanaat Önderleri Buluşması'nda muhtarlar, oda ve dernek başkanları ile sivil toplum kuruluşu ve üretici örgütlerinin temsilcileriyle bir araya geldi.

Türkiye'ye yeni bir siyaset anlayışı getirerek bir dönemi kapatacaklarını kaydeden Kılılçdaroğlu, "Ahlaklı, hesap veren, vatandaşını kucaklayan, hiç kimseyi kimliğinden, inancından, yaşam tarzından ötürü ötekileştirmeyen bir siyaset anlayışını getirmek istiyoruz." şeklinde konuştu.

"BAYRAK VE VATAN VAZGEÇİLMEZDİR"

Alın teri dökenlerin, helalinden kazananların yanlarında olduklarını dile getiren CHP Lideri, "Bizim iki kırmızı çizgimiz var. Bayrağıyla sorunu olmayan, vatanıyla sorunu olmayan, 'Bayrak ve vatan benim için vazgeçilmezdir' diyen herkesle kucaklaşacağız. Bayrağımız ve vatanımız için yeri geldiğinde canımızı vereceğiz. Dolayısıyla yeni bir siyaset anlayışı getireceğiz. Düzgün bir siyaset anlayışı getireceğiz. Bunu yapmak zorundayız." ifadelerine yer verdi.

"GÖREVİMİZ EKONOMİYİ DAHA GÜÇLÜ HALE GETİRMEKTİR"

Türkiye'nin nasıl yönetileceği ve siyaset kurumunun nasıl işleyeceğine dair sorulara Anayasa'nın 5'inci maddesini işaret eden Kılıçdaroğlu, sözlerine şu şekilde devam etti:

"Devlet bakidir, devlet kalıcıdır, devleti yöneten siyaset ise geçicidir. Devleti yönetmek üzere siyaset kurumuna yetkiyi millet verir, sandığa gider ve der ki 'X partisi gelsin, devleti yönetsin'. Ama o parti devleti bu Anayasa'ya göre yönetmek durumundadır. Bu kurallara göre devletimiz yönetiliyor mu? 5'inci madde; Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü koruyacaktır. Devleti yöneten siyasi irade Türk milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü korur. Bağımsızlık ne demektir? İki anlamı vardır; siyasi bağımsızlık, ekonomik bağımsızlık. Ekonomik bağımsızlığınızı koruyamazsanız, siyasi bağımsızlığınızı koruyamazsınız. O nedenle Gazi Mustafa Kemal'in iki temel ilkesi vardır. 'Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir'. Yani 'Bayrağımın altında özgürce yaşayacağım, hiçbir gölgeyi kabul etmiyorum.' diyor. Savaş meydanlarında kazanılan zaferler ne kadar büyük olursa olsun, ekonomik zaferlerle perçinlenmezse siyasi bağımsızlığınızı koruyamazsınız. El aleme el, avuç açarsınız. O nedenle Mustafa Kemal ve arkadaşları siyasi ve ekonomik bağımsızlığı beraber düşünmüşlerdir. Bunu niçin ifade ediyorum? Şunun için; eğer biz 83 milyon olarak Londra'daki bir avuç tefeciye mahkum edilmişsek ve onlardan para gelmezse Türkiye'yi yönetemiyorsak, biz dünyanın faizini onlara ödüyorsak ekonomik bağımsızlığımız tehlikededir. Siyasi bağımsızlığımız, eyvallah bir sorun yok ancak ekonomik bağımsızlığımız tehlikededir. O nedenle ekonomisi güçlü olan devletler dünyada her zaman söz sahibi olur. Görevimiz ekonomiyi daha güçlü hale getirmektir."

"DEMOKRASİ KAVRAMINI BÜYÜTMEMİZ LAZIM"

Anayasa'da develti yönetmek üzere halk tarafındaın görevlendirilen siyasi partinin cumhuriyeti ve demokrasiyi korumakla görevlendirildiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Peki demokrasiyi koruyor muyuz?" diye sordu.

Sözlerinin devamında demokrasinin neden korunması gerektiğine ilişkin konuşan Kemal Kılıçdaroğlu, "Demokrasinin önemini hepimiz biliyoruz. Demokrasi, halkın iradesine saygı göstermek demektir. Herkesin düşüncesini özgürce ifade etmesi demektir. Aynı zamanda demokrasi can ve mal güvenliğidir. 'Benim malıma gelir birisi çökerse ben mahkemede bulurum. Nasıl olsa Ankara'da hakimler var.' demektir. Yargının iradesi parayla satın alınamaz demektir. Siyasi gücün yargı üzerine hegemonyası yok demektir. Medyada, basında özgürlük var demektir. Böyle bir demokrasi bizde var mı şimdi? Eğer bu ülkenin gençleri tweet attığı zaman 'başıma bir bela gelir' diye korkuyorsa, burada bir sorunumuz var demektir. Bunu beraber düşünmek zorundayız. Bu işin partisi yoktur. Demokrasiyi ben de savunacağım, benim gibi düşünmeyen de savunacak. Ben de konuşacağım, benim gibi düşünmeyen de konuşacak. 'Sadece ben konuşacağım, kimse konuşmayacak', bu demokrasi değildir. 'Sadece ben ifade edeceğim, kimse ifade etmeyecek. Sadece ben düşüneceğim herkes bana uyacak', bu demokrasi değil. Demokrasi dediğimiz kavramı büyütmemiz lazım." şeklinde konuştu.

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz