Bakan Yardımcısı Birpınar, iklim değişikliğini değerlendirdi:

NotHaber

"Vahşi kalkınma modelinden sürdürülebilir kalkınma modeline geçeceğiz yani havayı, suyu ve toprağı vahşice kirletmek yerine koruyarak, gelecek nesillere nefes alabilecekleri hava, verim alabilecekleri toprak ve içip kullanabilecekleri su bırakmak istiyoruz" ''Son raporlarda, dünyada deniz seviyesi ortalama 19 cm yükselmiş durumda, bu 4 metreye kadar çıkacak deniyor. Bu yüzyıl sonuna kadar 4 metreye kadar çıkacağı öngörülüyor ve bu daha hızlı bir şekilde olabilir''

Çevre, Şehircilik ve İklim değişikliği Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, "Vahşi kalkınma modelinden sürdürülebilir kalkınma modeline geçeceğiz yani havayı, suyu ve toprağı vahşice kirletmek yerine koruyarak, gelecek nesillere nefes alabilecekleri hava, verim alabilecekleri toprak ve içip kullanabilecekleri su bırakmak istiyoruz." dedi.

AA'nın Global İletişim Ortağı olduğu Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Vizyoner’21 Zirvesi, Haliç Kongre Merkezinde devam ediyor.

"Fark et" temasıyla düzenlenen zirvede, MÜSİAD Enerji ve Çevre Sektör Kurulu Başkanı Altuğ Karataş'ın "İklimi Fark Et" oturumuna Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Mehmet Emin Birpınar, yapımcı ve iklim aktivisti Elif Dağdeviren ve Bereket Sigorta Genel Müdürü Mahmut Güngör konuşmacı olarak katıldı.

Bakan Yardımcısı Birpınar burada yaptığı konuşmada, iklim değişikliğinin Türkiye ve dünya ölçeğindeki etkilerine değinerek, çözüm önerilerini ele aldı.

iklim değişikliği meselesinin dünyanın geleceğini tehdit eden risklerin başında geldiğine dikkati çeken Birpınar, "Aslında yıllardır var olan bir şey. Sadece ülkemizin değil küresel bir mesele, ortak sorun, ortak çözüm olması gerekiyor. İklim değişikliğinin etkilerini net olarak görmeye başladık. Endüstri devriminden bu yana dünyanın sıcaklığı 1,2 derece arttı. Böyle tüketmeye devam edersek, bu şekilde atmosferi ısıtmaya devam edersek, 3 ila 6 derce ısınma anlamına gelecek, Fosil yakıtlar yani kömür, petrol, doğal gaz ne kadar çok kullanırsanız o kadar çok atmosferi ısıtıyorsunuz." diye konuştu.

Küresel ısınmanın dünya ve insanlık için ciddi sonuçlarının beklendiğini söyleyen Birpınar, "Atmosfer ısınırsa peki ne olacak? Sadece bunu kestirebiliyoruz. Bilim adamları bu konuyu yıllardır hassas bir şekilde ele alıyor ve raporlarında hep haklı çıktılar. Son raporlarda, dünyada deniz seviyesi ortalama 19 cm yükselmiş durumda, bu 4 metreye kadar çıkacak deniyor. Bu yüzyıl sonuna kadar 4 metreye kadar çıkacağı öngörülüyor ve bu daha hızlı bir şekilde olabilir." ifadelerini kullandı.

Birpınar iklim değişikliğinin Türkiye'de 2021 yılında müsilaj, Akdeniz'deki yangınlar ve Kastamonu-Sinop'taki sel felaketlerinde net olarak hissedildiğini anlattı.

Müsilaj sorununun tüm deniz yaşamını etkilediğini vurgulayan Birpınar şöyle devam etti:

"Marmara Denizi dünyanın en endemik denizlerinden. Dünyadaki tüm denizlerde denizin yukarısı altından daha sıcaktır ama Marmara’da bu durum Akdeniz’den Karadeniz’e gelen sıcak su akıntısı yüzünden farklı olabiliyor. Üstte de Karadeniz’den Akdeniz’e bir akım var. Bu sıcaklık 2,5 derece artmış durumda. Kirlilik de aynı şekilde denizin ısınmasını artırıyor. Sıcaklık farkı, kirlilik ve hareketliliğin azalmasından dolayı ortaya çıkan alg patlaması ile müsilaj sorunuyla karşı karşıya kaldık. Önümüzdeki dönemde bir risk olarak yine karşımıza çıkabilir."

- ''Türkiye'nin iklim değişikliğinde tarihi sorumluluğu binde 7 civarında''

Bakan Yardımcısı Birpınar iklim değişikliğinin endüstri devriminden bu yana giderek büyüyen bir sorun olarak insan yaşamını tehdit ettiğini belirtti.

Özellikle sanayileşmiş ülkelerin bu konudaki sorumluluklarına dikkati çeken Birpınar, "Türkiye’nin iklim değişikliğinde tarihi sorumluluğu binde 7 civarında. Büyük sorumluluk, hepimizin gitmeyi hayal ettiği New York, Paris ve Londra'lar, onlar sadece insanları değil doğayı da sömürdü. Endüstri yani ağır sanayi devrimi denilen süreçte havayı, suyu ve toprağı acımasızca kirlettiler." diye konuştu.

Birpınar, gelecek nesillere daha güzel bir dünya bırakmak gibi bir sorumlulukları olduğunu belirterek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Biz tam bir model değişikliği düşünüyoruz. Vahşi kalkınma modelinden sürdürülebilir kalkınma modeline geçeceğiz yani havayı, suyu ve toprağı vahşice kirletmek yerine koruyarak, gelecek nesillere nefes alabilecekleri hava, verim alabilecekleri toprak ve içip kullanabilecekleri su bırakmak istiyoruz. Vahşi kapitalizmin bize öğütlediği lineer modelden yani çok alışveriş yap, az kullan ve çöpe at modelinden döngüsel modele yani mümkün olduğu kadar az al, uzun süre kullan ve geri dönüştür ekonomiye geçmek istiyoruz. Bu modele dayalı Yeşil kalkınma modeli dünyaya hakim olacak. Bu fosil yakıtlardan ziyade yenilenebilir enerji yani güneş, rüzgar, jeotermal gibi doğaya zarar vermeyen enerji türlerine geçmek isteyen bir model."

Size daha iyi hizmet sunabilmek için çerezleri kullanıyoruz